NEPAL ÜZERİNE BİR MEKTUP, BİR CEVAP

Merhaba,

Aynur Akman'ın Nepal değerlendirmesini okudum. Ben Türkiye/Kuzey Kürdistan'dan bir Maoist parti taraftarıyım. Eleştirileri olumlu buluyorum, fakat haklı olmayan yanlar var. Birincisi Nepal de devrim halk savaşı stratejisiyle mümkündür. Çünkü Nepal'de hakim üretim biçimi feodalizmdir. Bu da başkan Mao'nun devrim tezlerinin uygulanmasıdır, ki NKP-M'de 10 yıllık bir süreçte kralın gerici ordusunu bu yöntemle (kırlardan başlatılan, iktidarı parça parça koparan gerilla şavaşı) yenilgiye uğrattı. NKP-M'nin iktidarı alma noktasında basiretsiz olduğunu iddia ediyor söz konusu yazı. NKP-M'nin silahlı gücü elbetteki mevcut gerici iktidarı alaşağı edebilecek güçte fakat sovyetlerin dağılmasından sonraki dünya durumun siz benden daha iyi bilirsiniz. Dünya sömürü sisteminin patronu olan Amerika şu anda dünya ezilen halklarına nasıl saldırıyor. Hele ki burjuva ideologlarının dünya ezilen halklarına yaymaya çalıştığı umutsuzluk teorileriyle. Bu safhada Amerikan ve dünya emperyalizmi yeşeren bir halk iktidarını hazmedemeyeceği açıktır. Sözü fazla uzattım. Nepal'e Nato'nun müdahalesi bile söz konusuydu. Dünya ezilen halklarının ve sınıf mücadelesi veren devrimcilerin Nepal'den haklı beklentileri mevcuttur. Ama şu anda ki tek kutuplu dünyada mücadele vermek çok daha zordur dünyadaki sosyalist devletlerin olduğu zamandan. Bu çok açıktır. 'Nepal halkına 21.yy da sefaletinde sefilliğini yaşatan burjuva özel mülkiyetin ortadan kaldırılması için koşullar o kadar uygun ki.' denmiş söz konusu yazıda. Buna katılmadığımı yukarıda belirtmiştim. Ek olarak: 'burjuva özel mülkiyet ve basit bir üst yapısal görüngüden ibaret olan monarşi eşitlik, özgürlük ve insanca yaşam şiarlarıyla yıkıcak bir sosyalist devrim vs...' denmiş. Arkadaşlar Nepal halkı 250 yıldır monarşiyle yönetiliyor ve monarşinin iktidarı alma noktasında baktığında yıkılması kolay geliyor. Ama irdelediğinde feodaliteyi göreceksin. Yani halkın kafasında kemikleşmiş bir yapı mevcut. Tamam kralın dayandığı hiç bir sosyal grup yok zaten tamamen dıştan aldığı yardımla ayakta. Ama bir ordusu ve diğer güçleri mevcut ve feodalite de öyle basitçe kırılabilen bir yapıya sahip değildir. Nepal halkında burjuva anlamda da olsa demokrasi bilinci yok(aynen mücadele verdiğimiz topraklarda ki gibi). İktidarı hemen alabilirsin ama önemli olan senin halk kitlelerinde bilince çıkarttığın demokrasidir. Yani bu düzenin(sosyalizmin) onların yararına olduğunu halkın beyninde inşa etmendir. Daha fazla yazamıyorum. Zamanım yok. Size başarılar yoldaşlar. Kolay gelsin. Eleştirilerinizi bekliyorum.

 

Merhaba Yoldaş.

Aynur Akman'ın yazısına getirdiğin eleştirilere cevap vermemiz gerekiyor. İlk olarak Nepal'de hakim üretim ilişkisinin feodalizm olduğunu belirtmişsin. Marksistler şu tespiti yapmak durumundadırlar. Her ne kadar Nepal nüfusunun büyük çoğunluğu kırsal kesimde feodal ilişkilerin içinde yer alsa da bu, Nepal'de hakim üretim ilişkisinin feoadalizm olduğu anlamına gelmez. Küresel kapitalizm dünyanın en ücra köşelerine kadar girmiş ve en cılız olduğu bölgelerde bile temel sürükleyici etmen durumuna yükselmiştir. " Nepal'de 1950'lerin başında yetişkinler içindeki okuma yazma oranı %2 ve bebek ölüm oranı %60dan fazla idi; şimdi 15 yaş üstü nüfusun %44'ü okuma yazma biliyor ve bebek ölüm oranı binde 61'e düştü. Aynı dönemde ortalama yaşam beklentisi sadece 35 yıl iken şimdi 60 civarı..." Bu gibi ülkelerde kapitalist üretim ilişkileri ve buna paralel olarak gelişen burjuva ve proleter sınıflar, sayısal oranlarının çok üzerinde toplumsal güçlere sahip olurlar. 1917 Ekim Devrimi bunun en iyi kanıtıdır. Rusya'da da toplumun büyük çoğunluğu kırsal kesimde yaşamaktayken mevcut toplumsal dönüşüm proleter merkezli sosyalist bir dönüşüm olmuştur. Nepal'de de durum aynısıdır. Artık dünyanın her yerinde şehirler esas belirleyici konumdadır. Çünkü toplumsal dönüşüm ve yeniliklerin merkezi kentlerdir, kırlar kentlere tabidir. Sözü fazla uzatmaya gerek yok. Tarihsel maddeci görüş bu tespitleri 150 yıl öncesinden yapmıştı.  

Diğer taraftan en önemli konuların başında feodalitenin tasfiyesinin de ancak sosyalist bir iktidar tarafından sosyalist önlemlerle yaşama geçirebileceğidir. Burjuva mülkiyet ilişkileri aşılmadan demokratik görevler başarılamaz. Bugün Nepal'de de aynen bunlar yaşanmaktadır. Krallık sembolik bir makama dönüşse de da halen etkisini bir düzeyde sürdürmektedir. Ayrıca, yoksul köylülerin toprak sorunu Nepal'de çözülmüş değildir ve önümüzdeki süreçte de çözüleceği konusunda pozitif gelişmeler olmamaktadır. Yine demokratik görevlerden biri olan ulusal sorun da Nepal'de yakıcılığını sürdürmektedir. Üstelik azınlık gruplarından Terailer geçtiğimiz aylarda yeni yönetimden dışlandıkları gerekçesiyle isyan ettiler. isyanda onlarca kişi ölmüştür. Üstelik NKP-M bu isyanda bastıran rolünü gerçekleştirmiştir. 

Kısacası, demokratik görevleri de ancak işçi ve köylü ittifakına dayanan bir sosyalist iktidar yerine getirebilir. böyle durumda demokratik görevlerle sosyalist önlemler içiçe geçecektir. Sürekli devrimin ana hatlarının başında bu gelir. (diğeri de enternasyonalist bir kavrayışla devrimi başta komşu ülkeler olmak üzere dünyaya yaymaya çalışmak için somut önlemler almaktır.) Nepal'de feodalizmin gerçek anlamda tasfiyesi ancak sosyalist rejimle mümkün olabilir.

Dünyada artık sosyalist devletler olmaması meselesine gelince. Bu nokta ya da benzer şekilde Hindistan işgali tehlikesi herşeyden önce tartışmalarda devrimcilerin gündeminden düşmelidir. Mevcut koşullarda bir sosyalist devlet olmadığına göre ya da her devrim bir emperyalist güç tarafından işgal tehlikesi yaşayacağından bu gibi gerekçelerin arkasına sığınmak devrim iddiasından vazgeçmek anlamına gelir.

diğer taraftan SSCB zaten dünyadaki birçok devrimi bilinçli olarak sabote etmiş bu konuda kapitalistlerle ittifaklar yapmış bir devlet olarak dünya devriminin önünde olsa olsa bir engeldi. Bu bağlamda 1927 Çin'i, 1936 İspanyası, 1944 Yunanistan'ı, 1945 İtalya'sı, 1968 Fransa'sı ve 1979 İran'ı gibi sayısız örneği sayabiliriz.

Devrimci selamlarımızla. Hoşçakal.

 

Aynur Akman'ın Yazısı:

Nepal'de Tarih Yazılırken Devrimci Durum Analizi