- Marksizm ve Savaş (Joel Geier)
“ Ben bir kapitalist asker değilim; ben bir proleter devrimciyim. Plütokrasinin muntazam ordusuna değil, halkın düzensiz ordusuna aitim. Yönetici sınıftan gelen herhangi bir çarpışma emrine uymayı reddediyorum.. Biri dışında bütün savaşlara karşıyım; o savaşın da ruhum ve yüreğimle yanındayım. Bu savaş, sosyal devrimin dünya çapındaki savaşıdır. Bu savaşta yönetici sınıfın zorunlu kılacağı her şekilde çarpışmaya hazırım.” (Eugene V. Debs)
Birinci Dünya Savaşı'ndan Vietnam'a, Amerika Birleşik Devletleri neredeyse her zaman ya bir savaşın içindeydi ya da bir savaşa hazırlanıyodu. Bu 60 yıl içerisinde bu korkudan hiçbir kuşak kurtulamadı. Toplumcu hareketin karşılaştığı politik sorunlar tipik olarak emperyalizm ve savaş ile bağlantılı olmuştur. Uluslararası Toplumcu eğilim her zaman emperyalist savaşa karşı olan ödün vermez direnişiyle ayırdedilmiştir. Devamı...
- Stalinizm mi Bolşevizm mi? (Lev Troçki)
Gericiliğin hakim olduğu dönemler, işçi sınıfını parçalayıp zayıflatmakla kalmaz, hareketin genel ideolojik düzeyini aşağı çeker ve politik düşünceyi çok önceleri aşılan evrelere geri döndürür. Böyle durumlarda öncünün görevi her şeyden önce kendisinin akıntı tarafından geri sürüklenmesine izin vermemektir. Öncü akıntıya karşı yüzmelidir. Eğer güçler ilişkisinde ortaya çıkan çok elverişsiz bir durum daha önceleri kazanılmış olan politik mevzilerin korunmasına izin vermiyorsa, öncü en azından ideolojik konumunu korumalıdır, çünkü onda geçmişin ağır bedelli deneyimleri ifadesini bulur. Budalalar bu politikayı sekter bulacaktır. Gerçekte bu, tarihsel gelgitte tekrar ortaya çıkacak olan yeni bir büyük atılıma hazırlanmak için tek yoldur. Devamı...
- Grevler Üzerine (V.İ. Lenin)
Son yıllarda Rusya'da işçi grevleri son derece sıklaştı. Artık, çok sayıda grevin yapılmadığı tek bir sanayi bölgesi yoktur. Büyük şehirlerde grevlerin ardı arkası kesilmiyor. Bu nedenle, sınıf bilincine sahip işçilerin ve sosyalistlerin grevlerin önemi, bunları yönetme metotları ve bunlara katılan sosyalistlerin görevleri meseleleriyle daha sık ilgilenmeleri gereklidir. Bu mesele üzerindeki bazı fikirlerimizi ana hatlarıyla belirtmek istiyoruz. Birinci makalemizde, genel olarak grevlerin işçi sınıfı hareketindeki önemini ele almayı tasarlıyoruz. İkincisinde, Rusya'daki grev aleyhtarı kanunları; üçüncüsünde de, grevlerin Rusya'da eski ve şimdiki yönetilme tarzlarını ve sınıf bilincine sahip işçilerin bunlara karşı takınmaları gereken tavrı ele alacağız. Devamı...
- Rusya'da Siyasal Partiler ve Proletaryanın Görevleri (V.İ. Lenin)
Bu sayfalarda, Rusya'nın güncel siyasal durumunu karakterize eden, önce bellibaşlı, sonra da ikinci sorular ve yanıtlar ve çeşitli partilerin bu konulardaki değerlendirmesi formüle edilmeye çalışıldı.
SORULAR, YANITLAR
1. Rusya'da Başlıca Siyasal Parti Gruplaşmaları Hangileridir?
A- (Kadetlerin sağındakiler). Kadetlerin sağında yeralan partiler ve gruplar.
B- (Kadetler). Meşruiyetçi demokrat parti. (Kadetler, Halkın özgürlüğü Partisi) ve yakın gruplar.
C- (s.-d ve s.-r). Sosyal-demokratlar, sosyalist devrimciler ve onlara yakın gruplar.
D- (Bolşevikler). Komünist Partisi diye adlandırılması gereken, ama bugün “merkez komitesi çevresinde toplanmış, Rus Sosyal Demokrat İşçi Partisi” ya da daha çok “Bolşevikler” denilen parti. Devamı...
- Marks’ın Kapital’i (F.Engels)
"Hepimizin bildiği gibi, işler gerçekte şöyle gelişir: biriktirilmiş ölü emeğin kârları durmadan irileşir, kapitalistlerin sermayeleri durmadan büyürken, canlı emeğin ücreti durmadan azalır ve yalnızca ücretle yaşayan işçiler yığını durmadan kalabalıklaşır ve yoksullaşır. Bu çelişkiyi nasıl çözmeli? Eğer işçi, ürününe kattığı emeğin tam değerini alıyorsa, geriye kapitalist için kâr nasıl kalabilir? Ama yalnızca eşit değerler değişildiklerine göre, durum budur. Öte yandan, birçok iktisatçının kabul ettiği gibi, eğer bu ürün işçi ile kapitalist arasında paylaşılıyorsa, nasıl olur da eşit değerler değişilebilir, nasıl olur da işçi ürününün tam değerini alabilir? İktisat, bugüne kadar, bu çelişki karşısında çaresiz kalmış ve bu konuda hiç bir şey söylemeyen utangaç sözler yazmış ya da gevelemiştir. Bundan önceki sosyalist iktisat eleştirmenleri bile, bu çelişkiyi vurgulamaktan başka bir şey yapamamışlardır; sonunda Marks, bu kârın asıl kaynağında ortaya çıkış sürecini belirleyip, ve böylece her şeyi açıklığa kavuşturana dek kimse bu çelişkiyi çözemedi." Devamı...
- İsrail Şiddetinin Kökenleri (Tony Cliff)
Filistin'deki deneyimlerimi gözden geçirdiğimde, bugünkü dehşetin, o günkü küçük olaylardan başlayarak nasıl serpilip geliştiğini görebiliyorum. Siyonizm, yani Yahudilerin ayrılığı ve Yahudilere vaat edilmiş topraklar inancı, devlet şiddetine dönüştü. Annem ve babam Siyonist öncülerdendi, sayıları ancak birkaç bini bulan Siyonistlere katılmak için 1902'de Rusya'dan Filistin'e göçmüşlerdi.
Çar Alexander II 1891'de öldürüldü. Ertesi yıl Rusya'daki aşırı sağcılar Yahudilere karşı planlı bir katliam düzenledi. "Bir Yahudi öldür, Rusya'yı kurtar" dediler. Sosyalist Yahudiler buna, Çarlığa ve sağa karşı birlikte mücadele çağrısında bulunarak tepki verdiler. Ama ikinci bir tepki daha vardı: Siyonizm. Siyonistler, "Yahudiler kendilerinden başka hiç kimseye güvenemez" diyordu ve ilk olarak o dönemde Rusya'yı terk edip Filistin'e gitmeye başladılar. Bu iki tepki, daha sonra gerçekleşen her katliamda tekrar tekrar ortaya çıktı: Bazıları ülkedeki devrimci harekete katıldı, diğerleri göçü seçti. Siyonistler Filistin'e geldiklerinde Yahudilerin ayrı olduğunu vurgulamaya devam etti. Arap topraklarını, çoğunlukla buralarda yaşayanları kovarak, ele geçirmeye başladılar, binlerce işsiz Arap'a karşı sistematik bir ayrımcılık uyguladılar. Araplar nüfusun en az yüzde 8o'ini oluşturmasına karşın, okulumda tek bir Arap yoktu. Babam bana "Bir Arap'a ancak silahla nişan alarak bakılır" derdi. Devamı...
- Devrim ve Karşı-Devrim Üzerine Tezler (L. Troçki)
Tarih boyunca devrimleri karşı-devrimler izlemiştir. Karşı- devrimler, toplumu devrimin hemen öncesindekine kadar olmasa da bir düzeye kadar geriletmişlerdir. Devrimlerin ve karşı-devrimlerin başarısı, gerçekleşme olanaklarının bulunduğu sınıflı toplumun belirli özgül işleyiş yasalarının ürünüdür.
Kitlelerin katılımı olmadan devrimlerin gerçekleşmesi mümkün değildir. Bu katılım, ancak ezilenlerin umutlarını bir devrim ülküsünde kaynaştırabildikleri ölçüde gerçekleşir. Devamı...
- 21. Yüzyıl Çin'inde Yoksul ve Zengin (John Chan)
Kimi insanlar Çin'de kırsal kesimle şehirler arasındaki farkı, aynı hükümetin yönettiği iki farklı ülke ya da iki farklı dünya olarak tanımlıyorlar. Gönençli kıyı bölgelerinde bir dünya, geri kalmakta olan kırsal bölgeler de ise ayrı bir dünya var. Bu nedenle kırsal kesimdeki yoksullar şehirlere akıyor ve ucuz emek gücü haline geliyor. Örneğin lokantalara giderseniz yerel halktan sadece birkaç tane çalışan insan görebilirsiniz, çünkü ücretler çok düşük düzeyde. İşçilerin alabilecekleri en iyi ücret muhtemelen ayda 600 yuan [72 $]. Bir fabrika işçisi de aynı ücreti alıyor. Düşük ücretler nedeniyle birçok genç kız bir tür fahişeliğe yöneliyor...
Çin'deki en zengin katmanın gizli servetleriyle ilgili doğru dürüst hiçbir istatistik bulunmuyor. Yayınlanan sözde en varlıklılar listeleri oldukça şüpheli. Süper zenginlerin multi-milyoner oldukları kesin ancak bunlar servetlerini açıklamıyorlar. Bunların servetleri pahalı arabaların girip çıktığı ve özel koruma görevlileri tarafından korunan lüks konutlarında kendisini gösteriyor. Birçok zengin işadamı servetlerini ve toplumsal konumlarını sergilemek için açıkça -feodal bir geleneğe dönüş anlamına gelen- cariye bulunduruyorlar. Devamı...